Bu kitaba sevgili Kitap Kurdu Böjük'ün çekilişini kazanarak sahip olmuştum. Çok beğenerek okudum. Tekrar teşekkürler....
Kitabın konusu :
Alan Greenmor... Kitaptaki baş karakter. Gerçek babası annesinin hamile olduğunu öğrendiği an annesini terketmiş, annesinin sonradan evlenip Amerika'ya yerleştiği kişi ise bir müddet sonra bırakmış onları. Annesi devamlı fazlasını istemiş Alan'dan, okulda en başarılı olmasını, çok iyi bir sporcu olmasını... Devamlı bu baskıyla büyümüş Alan. Günün birinde annesi de ölünce memleketi Fransa'ya dönmekte bulmuş çareyi. Mesleği muhasebecilik ama bu iş Amerika ve Fransa'da farklı tarzlarda yapıldığı için muhasebeci olmak için başvurduğu bir işyerinde işe yerleştirme danışmanı olarak başlamış. Sonra bir sevgilisi olmuş. Audrey... Günün birinde Audrey bunu terkedince ne yapacağını bilememiş ve intihar etmeye karar vermiş.
Eyfel Kulesi'nin tepesinde tam intihar edeceği vakit biriyle karşılaşıyor. Yves Dubreil... Alan'ı intihardan vazgeçiriyor ama karşılığında her dediğini yapmasını istiyor. Kendi iyiliğin için diyor her defasında, eğer anlaşmayı bozarsan da ben öldürürüm seni diye tehdit ediyor.
İlk başlarda Alan çok mutlu, bu durumu garipsese de, Dubreil'in verdiği görevler sayesinde daha bi özgüvenli, daha bi mutlu oluyor. Ama gün geçtikçe de Dubreil'in verdiği görevlerden ve bu bağımlılıktan korkmaya, tamamen özgür olmayı istemeye başlıyor. Kafasında da bi sürü soru işareti zaten...
Kitabın sonunda çok güzel bir şekilde bağlanıyor tüm bu sorular. Şaşırtıcı bir son...
Her zamanki gibi kitapta en beğendiğim kısımlar burada :
- Büyük problem diye bir şey yoktur. Küçük insanlar vardır yalnızca.
- Komşunun evrenini kucakla, sana açılacaktır.
- Kendine güven konusunda hepimiz aynı potansiyelle doğarız. Sonra anne babamızın, dadımızın, öğretmenlerimizin yorumunu alırız!!!
- Dünyada görmek istediğimiz değişimin ta kendisi olmalıyız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder