18 Eylül 2013 Çarşamba

Yüzüncü Ad - Amin Maalouf

Yeni yeni tanışıyorum Amin Maalouf'un kitaplarıyla. Güzel, ilginç ve kesinlikle sürükleyici yazıyor bence.


Kitaba göre;

1666 yılının bittiği gün dünyadaki herşeyin sonu olacaktır. Yani bir nevi kıyamet kopacak. Bu kıyameti önlemenin ise tek bir yolu var, Allah'ın Kuran'da bahsedilmeyen yüzüncü adını öğrenmek. Söylentilere göre bu ad " Yüzüncü ad" isimli bir kitapta yazmakta. Bu olaya pek çok insan inanmıyor gibi görünse de yine de herkesin aklında bir soru işareti kalmaktadır.

Antika tüccarı olan Baldassare ise bir rastlantı sonucu bu kitaba ulaşmıştır ama yine bir talihsizlik sonucu kitabı başkasına vermek zorunda kalmıştır. Bundan fazlasıyla pişmanlık duyunca kitabın peşine düşmeye karar verir. Yorucu, uzun ve karışık yolculuklar sonucunda İstanbul'a, İzmir'e, Sakız Adası'na, Londra'ya yolu düşer kitabın peşinden. Her gittiği yerde de bir çok olayla karşılaşır...

Kitapta Baldassare'nin yolculukları, maceraları, beklenmedik anda karşısına çıkan aşkı yer alıyor. İyi okumalar...

Nefis Sütlacım...

Bu blog artık benim bir nevi tarif defterim... Uzun zamandır yeni tarif yazmıyorum gerçi ama şimdi nefis sütlacımın yapılışını yazma zamanı...  


( Resim benden alıntıdır. Yamukluğundan belli olsa gerek :) Niye bu kadar kötü çekmişim hiç bir fikrim yok, bütün sütlaçlar yendiği için yenisini çekme fırsatım da yok :))

Malzemeler : 

1 su bardağından az biraz az pirinç
1,5 litre süt
1 çorba kaşığı nişasta
1,5 su bardağı şeker
1 paket vanilya
Yapılışı : 
Pirinç 2 su bardağı su ile haşlanır. Üzerine süt ilave edilip yaklaşık yarım saat pişirilir. Nişasta su ile ezilerek, yavaş yavaş karışıma ilave edilir. Son olarak şeker ve vanilya eklenir. Altı kısılarak 10 dakika daha pişirilir. 
Servis ederken üzerine mis kokulu tarçınnn... Herkese afiyet olsun...







15 Eylül 2013 Pazar

Bir derdim var...İnsanlık için küçük ama benim için çok büyük...

Öyküm artık 44 aylık oldu. Şükürler olsun ki güzel ve rahat bir bebeklik ve çocukluk geçirdik. Öyle çok fazla hastalık, kusma , ishal, ateş bilmeyiz. Dişi bile çıkarken bir gece huzursuz olup pat diye çıkarıyordu dişini. Ek gıdaya geçişimiz de rahattı, gece uykularımız da çabuk düzene girdi. Odasını daha 4,5 aylıkken ayırdık. Yine sıkıntı yok. Tuvalet alıştırmamız sadece 1 gün sürdü, hemen öğrendi :) 

Ama şimdi bir derdim var, ürettiğim çözümler işe yaramıyor. Söylemesi hoş değil ama Öykü burnunu karıştırıyor. Vazgeçirmek için bir çok yöntem denedim. Bugün öğretmeniyle de konuştum. Ortaklaşa bir çalışma yürütücez bakalım. 

Bu arada kbb doktoruna da götürdüm, herhangi bir problem var mı burnuyla ilgili diye. Bir sorun çıkmadı şükür...

Hee bu arada problem burun temizliği değil. İçine okyanus suyu sıkıp otribebeyle çekiyorum, tamamen temizliyorum ama yine de yapıyor :(

Lütfen siz de bir akıl verin. Ne demişler, akıl akıldan üstündür. Benim en kısa zamanda bu konuyu netliğe kavuşturmam lazım. Yoksa kalp krizinden, stresten filan gidicem bir gün bir yerde :)

14 Eylül 2013 Cumartesi

Öykü'den inciler...

"Kızım akşam geldiğimde annenden Öykü bugün beni üzdü sözlerini duymak istemiyorum diyor babası.  Sonra Öykü bana dönüyor ve "anne babam geldiğinde  seni üzdüğümü söyleme " diyor.  

"Babana söyle sakallarını kessin Öykü" diyorum. Babasına gidip " baba sen sakallarını kesme, annem herşeyi bilmiyor" diyor...

Bizden istediği şeyi yaptğımızda iki elini açıyor" gel bakim bana, gel gel, yiyim bi seni" diye şımartıyo bizi :)

Çocuk olan kim o mu biz mi anlamadık valla :)



5 Eylül 2013 Perşembe

Kurs Meselesi...

Öykü'm artık 4 yaşına girmek üzere... İstiyorum ki o herşeyi yapsın, herşeyi bilsin, donanımlı olsun. Spor yapsın daha sağlıklı olsun, dans etsin daha kıvrak olsun, dil bilsin, drama dersi alsın. Ama herşeyden önce tabi ki mutlu olsun...
Amacım çocuğumu yarışta gibi bi kurstan başka kursa koşturmak değil, zaten buna vicdanım da memur olarak bütçem de yetmez. Eee bir şeyler de yapalım istiyoruz madem biraz araştırdım ve Öykü'yü jimnastiğe yazdırmaya karar verdim. Spor A.Ş.'nin kursları var Ümraniye'de bir spor salonunda. Geçen haftalarda gidip yazdırmıştım ama kontenjan dolu diyip yedeklere yazmışlardı. Bu hafta da mesaj geldi, kayıt sırası size geldi diye. Bugün gidip yazdırdık, cumartesi ve pazar 1er saat olacak kurs ve 2 gün sonra başlıyor. Bakalım ben heyecanlandım, Öykü de gitmek istiyorum diyor :) Umarım memnun kalırız...

Ben elimden geleni yaparım da tek isteğim var Öykü isteye isteye gitsin bu kurslara...

Günler...

Hooop, koşsun zıplasın geçsin günler. Biz de bir yerinden tutmaya çalışalım bakalım. Geçen hafta Sercan'ımın düğünü vardı. Aman nasıl yıpratmışız, mahvetmişiz kendimizi...Ama bir yandan da nasıl eğlenmişiz, ohh kudurmuşuz, bağırmış çağırmışız...Halaylar çekildi, Ankara havaları oynandı, danslar edildi... Daha düğünün yarısında ayakkabıları attık kenara, aklı olan getirmiş babeti. Benim gibi akılsızlar da çıplak ayakla devam etti düğüne :) Neyse onu bitirdik derkeeeeennn

Pazartesi günü okul açıldı, o gün bugündür her gün okuldayım, yok sınavdı, yok kayıttı, yok plandı. Zaten düğün yorgunluğunu da atamadım, kaldıramıyorum başımı yastıktan. Pufffff...

Tabi bu arada Öykü de okula başladı. Yine aynı tempoda gidip geliyoruz. Henüz benim sabahçı mı öğlenci mi olacağım belli olmadığı için onun da okula nasıl devam edeceği belli değil...

Günler geçsin bakalım , biz de tutarız bir ucundan inşallah :)


İşte ben...

Fotoğrafım
İstanbul, Türkiye
Benden merhaba.. 30 yaşlarında okumayı, gezmeyi, eğlenmeyi seven bir öğretmenim. Bir de 3,5 yaşında hayatımın Öykü'süne sahibim. Blogumda güzel vakit geçirmeniz dileğiyle...