16 Aralık 2012 Pazar

Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları Su - Buket UZUNER

Çok zevk alarak bir çırpıda okuyup bitirdiğim bi kitap...
Kitaptaki kahramanlarımız kayıp bir gazeteci olan Defne Kaman, onun ananesi Umay Nine, Defne'yi arayan komiser Ümit Kaman (soyadları aynı olduğu için herkes tarafından akrabası zannediliyor Defne'nin), Ümit'in alevi-sünni probleminden bir türlü birleşemediği sevgilisi Tasvir ve Kadıköy'de bir sahaf sahibi Semahat...

Defne'nin kaybolmasıyla annesi, ananesi ve ablası karakola gelerek kayıp ihbarında bulunuyorlar. Ümit komiser ilgileniyor gelenlerle... O gün Ümit komiserin yıllık izninin başlayacağı gün olmasına rağmen Umay Nine'nin kendisinden medet umması , Defne'yi ıslak??? bir şekilde bir kaç görmesi ve ondan şifreli mesajlar??? almasıyla olayın peşine düşüyor... Gerisi kitapta...


Kitapta benim için öne çıkanlar:

  • Kitabın her yerinde Kadıköy'den bahsedilmesi çok hoşuma gitti. Doğma büyüme olmasa da eğitim hayatım Kadıköy Moda'da geçmiştir benim. Ve çok severim Kadıköy'ü . Hatta uzun zamandır gitmediğimi farkettim burnumda tütüyor. Karakterler hep benim geçtiğim yerlerden geçiyor. Deniz Atı kafesi,  Kadıköy çarşı, Çiya, Sahafların bulunduğu sokak, balık pazarı... Mesela şöyle bir cümle var. "İskeledeki büfeden tost ayran alıp karnını doyurdu..." Biz liseye giderken her sabah o büfelerden tost alırdık can arkadaşımla da okula gidene kadar kahvaltı etmiş olurduk. O tostların içindeki kaşarlar öyle bir erirdik ki, tosttan ağzımızı ayıramadan bitirmek zorunda kalırdık, yoksa uzar giderdi :))
  • Kutadgu-Bilig'den alıntılar yapılmış, okurken çok hoşuma gitti.
  • "Son ağaç öldüğünde, son ırmak zehirlendiğinde ve son balık tutulduğunda parayı yiyemeyeceğimizi anlayacağız...- Bir kızılderili Atasözü"   Ne kadar doğru bir söz, üstüne hiç bir şey söylenemez...
  • "İlk kez arkadaşının dedesinin kitaplığında "kitap tozu yutmuş" ve bu mübarek tozu yutanların hepsi gibi artık okumadan yaşayamaz olmuştu."   Ben çok net hatırlıyorum ne zaman bu tozu yuttuğumu... Lise hazırlık sınıfındaki Canım Türkçe öğretmenim Gül Aras Eroin isimli kitabı okutarak bize bu sevgiyi aşılamıştı...
  • "Hayatta tek bir mucize vardır, o da çok genç yaşta iyi bir öğretmene rastlamaktır!" Allah bizleri de bu öğretmenlerden eylesin inşallah...
  • "Yunus parklarında sadece para için robot gibi kullanılan, sonra da havuzlardaki yüksek ses dalgaları ve yaşadıkları esaret yüzünden intihar ederek ölen yüzlerce akrabası gibi zorla değil, kendi isteğiyle ve engin denizde yüzüyordu." Ah bu cümle de beni çok yaraladı, ben daha Öykü 1 yaşındayken gitmiştim dolphinariuma, ama o zaman yunusların bu durumda olduğunu, doğumlarında zorlandıklarını, çoğunlukla ölü doğum yaptıklarını bilmiyordum. Bundan sonra ne giderim, ne de etrafımdakilerin bu oyuna katılmalarına müsade ederim. 
Neyse burada bitireyim artık ama di mi? Sanki fazla uzun oldu bu yazı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İşte ben...

Fotoğrafım
İstanbul, Türkiye
Benden merhaba.. 30 yaşlarında okumayı, gezmeyi, eğlenmeyi seven bir öğretmenim. Bir de 3,5 yaşında hayatımın Öykü'süne sahibim. Blogumda güzel vakit geçirmeniz dileğiyle...