15 Mayıs 2013 Çarşamba

Şeker Portakalı - Jose Mauro De Vasconcelos

Bu ayki yazar etkinliğinde Vasconcelos'un kitaplarını okuyoruz. Şeker Portakalı'nı seçtim ben de, lise yıllarında okumuştum bu kitabı ama Zeze'nin ismi dışında hatırladığım hiçbirşey yok :)

Kitap konusunda fazla bilgi verdim bu sefer. Gerisi kitapta diyemedim :) Eğer kitabı okumayı düşünüyorsanız,  yazımda heyecanı kaçıracak yerler olabilir bilginize...


Zeze 5-6 yaşlarında, yaramaz mı yaramaz, ama araştırmacı, ilgili, meraklı bir çocuk. Oldukça fakir bir ailenin oğlu, babasının doğru düzgün bir işi yok, annesi de evi geçindirmek için gece gündüz çalışıyor. 
Genelde ailedeki herkes yaramazlıklarından dolayı Zeze'yi dövüyor...

Yeni taşındıkları evde herkes kendine bir ağaç seçiyor sahiplenmek için. Zeze'ye de şeker portakalı fidanı kalıyor, ama bunu beğenmeyip ilk zamanlar üzülüyor. Taa ki onun fidanının kendisiyle konuştuğunu farkedene kadar. Minguinho adını veriyor bu fidana ve en iyi arkadaşı oluyor onun...


Bir de Portuga var arkadaşı, çok büyük ve güzel bir arabası var. Zeze hareket halindeyken o arabanın arkasına takılmak istiyo, yarasacılık diyorlar bu oyuna. Bir gün cesaretini toplayıp tam takılacak ki, Portuga yakalıyor Zeze'yi iki kulağından, bir güzel de pataklıyor. Soınraki günlerde hep kaçıyor Zeze Portuga'dan eee gururu incinmiş, üzülmüş, rezil olmuş. Ama bir gün yine kesişiyor yolları ve Portuga Zeze'yi arabasına bindiriyor, gün geçtikçe dost oluyorlar. Portuga Zeze'nin babası gibi davranıyor, kol kanat geriyor. Zeze de konuşmalarıyla, hayalleriyle onu mutlu ediyor. Ta ki bir gün Portuga arabasıyla bir trenin altında kalana kadar. Zeze bunu duyar duymaz yollara düşüyor onu görebilmek için. Ama sonrasında hastalanıyor, bir kötü haber daha alıyor, evlerinin önünden yol geçecek ve şeker portakalını yerinden söküceklermiş :( Çok üzülüyor, günlerce kendine gelemiyor. Sonra yavaş yavaş iyileşiyor ama yüreğinin acısı geçmiyor :(

Bu kitapta da beni derinden etkileyen bölümler var tabi ki...

  • Annem hemen hemen doğduğu günden beri çalışmaktaydı. Altı yaşına geldiği sıralarda fabrika kurulunca onu işe sokmuşlar. Bir masaya oturtmuşlar, araçları temizleyip silmesi gerekiyormuş. Ama o kadar küçükmüş ki tek başına aşağı inemediğinden, bulunduğu yerde altını ıslatıyormuş.  (Zeze annesini tarif ederken)
  • Noel için oyuncak dağıtımı yapılıyor bir yerde. Zeze küçük kardeşi Luis'i alıyor ve bir oyuncak alabilmek için dakikalarca yol yürüyüp, yeri geldiğinde Luis'i kucağına bile alıyor. Ama maalesef yetişemiyorlar. Onlar vardığında bütün oyuncaklar dağıtılmış ve herkes dağılmış oluyor. Tabi Luis de Zeze'de çok üzülüyor. (Biz ve çocuklarımız tek bir oyuncağının olmamasını anlayamayız herhalde. Allah bugünlerimizi aratmasın.)
  • Zeze annesinden yeni bir kıyafet istiyor, okulda çok başarılıyım diye. Annesi de" tamam yavrum gerekirse 1 hafta geceleri de çalışırım o kıyafeti sana alırım " diye cevap veriyor :(
  • Çantalarımızın içinde kitaplarımız, defterlerimiz, bir de kalemlerimiz vardı yalnızca. Kahvaltılık bir şey söz konusu değildi, öbür çocuklar içindi bu :( (Zeze kendisinden ve kardeşlerinden bahsederken)
Yukarıdaki bölümleri okuyunca bile kitaptaki fakirliği hissedebilirsiniz. 

Gelelim bu kitabın şikayet edilmesine, okudum okudum özellikle dikkat ederek de okudum. Ama ters, terbiyesiz, ahlaksız hiçbir şey göremedim. Kıç kelimesi filan kullanılıyor bu mu acaba problem ?

4 yorum:

  1. ben kitabı okumadım ama okuyanları genelde takip edip okudum çoğu kimse neden olduğunu bilmiyor sanırım..

    YanıtlaSil
  2. canım seni mimledim vereceğin cevapları çok merak ediyorum:)
    ya ben hala şeker portakalını okumadım okumam gerekiyo artık onu anladım yazını okuyunca

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oku oku... Çok memnun kalırsın emin ol ... Mimine de en kısa zamanda veriyorum cevabımı...

      Sil

İşte ben...

Fotoğrafım
İstanbul, Türkiye
Benden merhaba.. 30 yaşlarında okumayı, gezmeyi, eğlenmeyi seven bir öğretmenim. Bir de 3,5 yaşında hayatımın Öykü'süne sahibim. Blogumda güzel vakit geçirmeniz dileğiyle...